Etik nedir?
Etik, doğruluk ve değerler hakkında düşünme ve bu değerlerin çevresinde yaşama pratiği olarak açıklanabilmektedir. Felsefi bir kavram olan Etik, başka bir felsefi kavram olan Ahlak ile paralel bir ilerleyiş gösterse de keskin farklara da sahip oldukları için bu iki kavram birbiri ile karıştırılmamalıdır. Etik kavramı, kişilerin kendi hayatlarında doğru ve ilkeli yaşamalarını kapsarken, bireysel bir çizgide durmaktadır ve herkesin etik anlayışı birbirinden farklılık da gösterebilmektedir. Ancak ahlak, bir toplumsal yaşam yasaları çerçevesinde gelişir. Bireyler, farklı ahlak anlayışına sahip olsalar bile, toplumun belirlemiş olduğu sınırlar içinde yaşarlar. Bu yanıyla ahlak kültürel izler de taşır ve kişiler üzerinde otorite kurmanın yollarından biri olabilir. Ancak etik, kişiler üzerinde toplu şekilde otorite kurmayı sağlamamaktadır.
Etik Kavramının Gelişimi
Etik kavramı gelişim içerisinde, tarihi pek çok süreç ve olayla da şekillenmiştir. Etik düşüncesinin ne zaman ortaya çıktığı bilinmese de bilgiye dayalı etik anlayışının ilk örneğini Sokrates vermiştir. Etik anlayışının şekillenmesinde Antik Yunan filozoflarının payı oldukça fazladır. Bu konuda düşün geliştiren bir diğer filozof da Platon’dur. Platona göre, etik toplumdan ve devletten bağımsız olarak düşünülemez. Toplumun büyük kısmı etikten ve ahlaktan yoksun yoz kişilerden oluşmaktadır ve toplumsal sınırların arasında bir etik bağı da bulunmamaktadır.
Antik Çağ filozofları arasında en farklı etik anlayışı ise Epiküros tarafından geliştirilmiştir. Ona göre, insanların amacı hazza ulaşmaktır. Bu haz ise kişilerin bedensel ya da ruhsal acı çekmemelerinden geçer. İnsan sosyal bir varlık değildir ve sosyal olmaya çalışması ona daha çok acı verir. Bu sebeple, insanlar birbirlerinden uzak ve kendi içine kapanmış hayatlar yaşamalıdır. Haz ancak böyle sağlanır.
Antik Çağın ardından, etik anlayışı dini inanışlar çevresinde gelişmiştir. Orta Çağ’da dinin ve ruhban sınıfının oldukça güç sahibi olması sonucunda, felsefi düşünürler de bu sınıftan çıkmaktadır. Bu kişilerden biri de bir noktaya kadar akılcı bir etik anlayışına sahip olan AquinoluThomas’dır. Ona göre, kişiler yaptıkları tercihlerin sonucunda mutu ya da mutsuz olabilirler. Ancak, son ve nihai mutluluk Tanrı isterse gerçekleşebilir. 15. Yüzyıl’dan itibaren ise din çevresinde şekillenen etik anlayışından kopmalar meydana gelir. Montaigne’nin bu konuda verdiği eserler buna örnek gösterilebilmektedir. Etik anlayışı tekrar aklın ve bilimin yolunda şekillenmeye başlamıştır.
Kant, Nietzsche ve Spinoza
Kant, Nietzsche ve Spinoza, verdikleri eserler ve düşünce tarzları ile felsefede etik konusunda en çok etkili olan filozoflardan olmuşlardır. Spinoza’nın etik anlayışında, Doğu toplumlarında görülebilecek ahlak ve erdem anlayışıyla benzerlik taşıyan bazı parçalar da vardır. Spinoza felsefesine göre etik, kişilerin doğal tutkularının esiri olmasından ibarettir. Burada etik olan davranış, kişilerin aklıyla bu esaretten kurtulmaları olacaktır. Filozofa göre, akıllı davranmak ve ahlaklı davranmak aynı şeylerdir.
Kant’a göre ise etik, gözümüzle algılayabildiğimiz dünyada değil fenomenler dünyasında var olabilir. Kant’ın etik konusunda verdiği en önemli eseri de Pratik Aklın Eleştirisi ve Töreler Metafiziği kitabıdır.
Etik konusunda en çok tartışan ve en çok tartışılan filozoflardan biri de Nietzsche’dir. Ona göre etik, güç kavramı ile açıklanabilir. Pek çok filozofun etik konusunda söylediği erdemli ve ahlaklı olma öğretileri Nietzsche'ye gülünç ve güçsüz gelmektedir. Onun etik anlayışı, iyi ve kötünün ötesinde bir yerde var olmaktadır. Ona göre, iyilik insanın gücünü arttırırken kötülük olumsuz şekilde etkilemektedir. Tüm bu fikirleri ile diğer filozoflardan ayrılan Nietzsche’nin etik anlayışı, devrimci özelliklere sahiptir.
Uygulamalı Etik Alanları
Etiğin uygulama alanları,etik tartışmalarının uygulamalı zeminlere oturtulması ile ortaya çıkmaktadır. Bu alanın yaratılması ile felsefi tartışmaların normatif düzlemlere taşınarak tartışılması amaçlanmaktadır. Ancak bu yöntem, geleneksel düşünürler ve din insanları tarafından, dini öğretilere ters geldiği neden gösterilerek doğru bulunmaz. Uygulamalı etik, sadece felsefi konular üzerinde de uygulanmamaktadır. Pek çok alt başlığı bulunan uygulamalı etikte, meslek etiği, tıp etiği ya da mühendislik etiği gibi alanlar da mevcuttur. Hastanelerde yer lan ve tartışmalı tedavileri çözüme kavuşturmayı amaçlayan etik kurulları, uygulamalı etiğin gerçek hayat içerisinde yer bulduğunu da kanıtlar niteliktedir. Güncel olarak hayata adapte edilebilen bazı uygulamalı etik alanları şöyle sıralanabilir:
Hayvan hakları mücadelesi,
Kadın hakları mücadelesi,
Biyoetik,
Çevre mücadelesi,
LGBTI hakları mücadelesi,
Gazeteci etiği,
Mühendis etiği,
İnsan hakları mücadelesi,
Tıbbi etik,
Faydacı etik.
Felsefe Alanında Etik
Felsefe içerisinde etik, her konuyu kapsarken genel çerçevede, iyi ve köyü kavramı, erdem ve erdemli insan kavramı, genel ahlak yasası, toplumların ahlak yasaları ve kişilerin etik anlayışları çevresinde gelişebilmektedir. Felsefe içerisinde ele alınan etik anlayışının tartıştığı konulardan bazıları şunlardır:
Sorumluluk: Felsefe içerisinde sorumluluk kavramı, kişilerin yapabilme yetkilerinin olduğu ya da görevlendirildikleri eylemleri yerine getirilmeleridir. Ancak bu kavram da her filozof tarafından farklı şekilde ele alınmaktadır. Bazı filozoflar, görevlendirilmeyi kişi hak ve özgürlüklerine yapılan bir saldırı ve baskı unsuru olarak görürken, bazıları da görevlerden kaçmanın sorumsuzluk olduğunu ifade etmektedir.
Erdem: Erdem, felsefede etiğin ana tartışma noktalarından biridir. Felsefede, insanın sahip olduğu bütün iyi özellikler erdem olarak nitelendirilmektedir. Kişinin iyiyi seçmesi ise erdemli davranmasıdır.
İyi Kötü Çatışması: Etik değer taşımayan davranışlarda bulunmak kötüdür ve kesin olarak iyiler ve kötüler yoktur. Herkes kendi iyi kötü çatışmasını kendi içinde vermektedir.
Ahlak: Ahlak ve etik ilişkisi, neredeyse bütün filozoflar tarafından incelenen bir konu olmuştur. Ahlak kavramı ise, genel ahlak anlayışı üzerinden tartışılmıştır. Bazı filozoflar göre, toplumsal ya da genel ahlak anlayışının olması sadece kişileri kontrol etmek amacıyla üretilmiş bir fikirden ibarettir.
Özgürlük: Kişilerin özgür olup olmadığı da felsefenin var olduğu günden beri tartışılan konulardan biridir. Etik olarak ele alınan özgürlük kavramı ise yine bireylerin iyi ve kötü arasında ayrım yapabilmesi hatta bazen seçim yapabilmesi olarak değerlendirilmektedir.
Din Alanında Etik
Dini alanda etik anlayışı, genellikle dinlerin oluşum süreçlerini de etkileyen vahiy gibi unsurlar çerçevesinde ele alınmaktadır. Dini felsefeye göre, etik ve ahlak iç içedir ve bu kavramlar, temellerini dini emirlerden alırlar. Bu etik türünün bazı alt grupları şunlardır:
İslam Etiği: Müslümanlık ’ta etik anlayışı, Allah’ın varlığını kabul etmek ve her anlamda ona teslim olmaktan geçmektedir. Kutsal kitap olan Kuran öğretilerine göre yaşaması gereken insanlar, dini yasakların ve günahların içine girmemelidir. Bu dini kurallara uymak kişilerin iyi olmasını da sağlayacaktır.
Hristiyan Etiği: Hristiyan etiği kendi içinde pek çok tartışma da yaratmıştır. Bazı filozoflar, kişilerin doğru ve yanlışı akıl yoluyla bulabileceklerini savunurken, bazıları da iyi ve kötünün Tanrı’dan gelebileceğini ve kişilerin geleni kabul etmeleri gerektiğini savunur. Hristiyan etiği tartışmalarında akılcılık ve dindarlık arasında, Kilise ve ruhban sınıfının sahip olduğu gücün de etkisi vardır.
Budist Etiği: Budist etiğin temellerini, çalmama, öldürmeme, sarhoş olmama, yalan söylememe ve cinsel suiistimal yapmama ilkelerine dayanmaktadır. Tam anlamıyla Budist olabilmek için tüm bu yasaklardan uzak durmak gerekmektedir.
Bu makaleye ilk yorumu siz yapın.
Makale ile alakalı aklınıza takılan sorularınızı paylaşın.